3 Ekim 2012 Çarşamba

Alex

Benim gibi 90 doğumluysanız efsane kelimesini dolu dolu kondurabileceğiniz yegane insan Alex de Souza'dır ülke sporunda. 2004 temmuzunda Fatih Altaylı'ya karşı kazanılmış bir zaferdi çoğu taraftar için. Bir de yanında getirdiği apoletleri: Brezilya ligi şampiyonu Cruzeiro'nun en iyi oyuncusu ve kaptanı, Copa America şampiyonu Brezilya'nın kaptanı.

8 küsür yıldır yaptıkları elbet unutulmayacak, nesiller ötesine taşınacak. 344 maçta 0.5 gol/maç, yaklaşık 0.4 asist/maç ortalaması sahada yaptıklarını açıklayan büyüleyici rakamlar da olsa Alex'i açıklayamayan veriler olarak kalıyor sadece. Koşu mesafesi denen zımbırtıyla eleştirilirken, sahada zihniyle topu en çok koşturan adam olduğu gerçeği de ortadaydı. Yoksa en iyi yerde topla buluşup, en uygun adama, en uygun zamanda, doğru hızda ve yüksek pas kalitesiyle vermenin başka nasıl açıklaması olabilir ki? Onun mücadelesi gol için yorduğu kafasındaydı, onun baskısı, duran topun başına geçtiğinde uzun uzun bakışlarındaydı, hırsı, orta sahayla defans arasına gelip top çıkarırken arkadaşlarının etrafa dağılmasında gizliydi biraz da.

Cihat'lar, Lefter'ler, Can'lar, Alex'ler.. (Fikret abi alınmasın)

Saha içinde olduğu gibi saha dışında da lider oldu hep. 28 golle kral olduğu sezon sonrasındaki ilk Trabzonspor maçını herkes şampiyonluğun tasdiki olarak görürken Alex "Geçen sezon şampiyonluğu Sivas'ta kazandık. Kendim yaşadım, gördüm ve şampiyonluğu kutladım. Herkesin görüşüne saygı duyarım. Geçmiş ya da gelecek benim görüşlerimi etkilemiyor" dedi. 23 Ağustos'ta Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Liginden ihracından sonra attığı twit halâ aklımda: hayat devam ediyor!!!. Hep Lefter'e çok saygı duyduğundan, mutlaka onunla bir gün konuşmak istediğinden bahsetti ve sonunda Lefter'le de buluşmuşlar ve müthiş bir sohbet olmuştu. O günün Fenerbahçe'de geçirdiği en güzel gün olduğunu daha sonra defalarca dile getirdi.

Yakışıksız ayrılık..

Son sezonda "Alex'ten daha iyiydi" diyebileceğimiz bir oyuncu yoktu takım içinde, ama gitmesi istendi. Hiçbir futbolcu Aziz Yıldırım'dan daha çok sevilemezdi. Aykut Kocaman'a dargınlığımın sebebi ise saha içinden çok üzerinden oynanan oyundan bihaber olması.. Kasımpaşa maçı öncesi Aykut Kocaman'ın bir futbolcuyu kadro dışı bırakma yetkisi yoktu, o gün hakları genişletildi ve daha sonra Alex'i kadro dışı bıraktı. Sevilen bir futbolcu gidebilirdi ama Aziz Yıldırım imzası da gerekti, itibarsızlaştırma..

Son 8 yılda yüzümü en çok güldüren insan, bir de o kocaman gülüşün var ya senin, sıklıkla tekrarla.


2 Ağustos 2012 Perşembe

Klasik Sezon Açılışı


Kronik Fenerbahçe sezon açılışlarından biriyle daha başladık sezona. Toplu ve topsuz oyunda yardımlaşmanın bariz yetersiz olduğu -ki genelde pek üst seviye de olmadı- ve bazı oyuncuların tamamen etkisizliğiyle de pozisyon üretemeyen bir takım..

Vaslui'nin dinamik orta alan oyuncuları kolay top yaptırmadılar. Mehmet Topal topu ofansa iletmek için görevlendirilmiş belli ki ama 'o' topu almak için savunmanın arasına girdiğinde önünde sadece Cristian oluyor ve belki bir de iyi niyetli Alex. Solda Stoch top istiyor belki? ama çizgiye iple bağlamışlar gibi, içeriye girip ver-kaç yapmak gibi bir niyeti yok. Kuyt tempo artırmak istese de, Semih bu çabayı absorbe ediyordu.

İkinci yarı öne hareketli Kuyt, sağa ise nispeten arzulu ve kenarda beklemeyen içe kateden tarzlı Topuz girince takım biraz daha pozisyona yaklaştı. Stoch-Caner ve Sow-Topal değişiklikleriyle iyiden iyiye oyun hakimiyetini aldık. Bi' ara Vaslui'li Varela korner kullanan Alex'in yakasını bırakmak zorunda kalmıştı ve dönen topta içeriye kesen kaptanı asistle ödüllendiren Bekir oldu. 1-1.

Dinamik bir orta sahaya ihtiyaç var gibi ama dünkü sığ oyunun sebebi sadece ortadakiler değil.

12 Nisan 2012 Perşembe

Avrupa Kupaları Kupası

Fotoğraf ntvspor.net'den alıntıdır.
Biçimsiz ligde her şey bir acayip. Lig bitti ve Süper Final'e geçildi bile. Kayserispor da henüz form tutmuştu.

Alex'in yokluğundaki her maç gibi bu maç da çok zor oldu Fenerbahçe için. Kayserispor 3 diri orta saha ( Riveros - Abdullah - Furkan ) ve 2 hareketli kenar ( Amrabat - Troisi ) oyuncusuyla orta alanda Alex'in yokluğuna alışmamış Fenerbahçe orta sahasına üstünlük sağladı. Kayserispor için orta alan üstünlüğü pozisyona girmek değil pozisyon vermemek için önemliydi nitekim buldukları pozisyonlar kontra ataktandı.

Maçın ikinci yarısında doğru değişikikler ve daha istekli bir Fenerbahçe baskı yapınca Kayserispor savunmasını çözmeye başladı ve maçı 2-2 tamamladı. Penaltılarda kaleciler hep ters köşe yattılar dolayısıyla kurtarış yapamadılar ama Emir Kujovic üstten auta atınca turu geçen taraf Fenerbahçe oldu. Takım Alex'in yokluğunda klasik 4-4-2 oynarsa daha fazla verim alacak gibi.

Kupa? Fenerbahçe kupada olmasa maçlar ATV'den yayınlar mıydı? Fenerbahçe'nin uzun yıllar kazanamamış olması bu kupayı biraz olsun öne çıkarıyor. Zaten Avrupa Kupalarına gidebilecek pozisyondaki bir takım için neredeyse hiç önemi yok. Umarım kupa maçları Süper Final performansımızı çok etkilemez.

5 Mart 2012 Pazartesi

Kayserispor ve Shota

Son 4-5 sezona göre daha düşük performans sergiliyor Kayserispor. Manisa galibiyeti ile puanını 37'ye çıkarttı ve 12. sırada. Küme düşme hattıyla 8, 8. sıradaki Bursaspor ile 5 puan fark bulunuyor.

Defans ve forvet göz önünde olsa da, sezon başından beri sistemsel hatalar olduğunu düşünüyorum Kayserispor'da. 4-2-3-1 saha dizilişiyle oynayan Kayserispor, önde Gökhan Ünal tipi bir santrforla yüksek verim alamazdı, ki beklentileri karşılayamadı. Gökhan ne önde servis yapabilecek ne de bolca pres yapabilecek adamdı. Her şeye rağmen attığı 7 golle iyi katkı sağladı Gökhan. Bozuk sistemin belki de daha masum kısmındaydı. Taktik ve Gökhan birbiriyle uyumsuzdu. Emir kısmen daha uygundu o pozisyon için.

Klasik orta saha oyuncusu sorunu çekiyor Kayserispor ya da Shota. Bu sezon iyi performans sergileyemeyen Santana, aile içi sorunları da olunca devre arasında takımdan ayrıldı. Klasik 11'inde Abdullah ve Riveros gibi defansif orta saha oyuncularını kullanan Shota, bu ikilinin önünde ise 3 kanat oyuncusuyla çıkıyor, Amrabat - Sefa - Troisi. Yani orta sahada oyunu yönlendirecek futbolcusu bulunmuyor Kayserispor'un. Okay ya da Furkan tam da bu iş için uygun futbolcular. Orta sahanın ön üçlüsünde 3 kanat oyuncusu oynatmak yerine, bunlardan birinin yerine Okay ya da Furkan'ın oynaması daha doğru olmalı. Abdullah ve Riveros zaten daha çok kesici özellikleriyle ön plandalar. Gezen, pas alıp-veren, doğru yönlendirmeleri yapan biri olmayınca, topu etkili kullanamıyor, baskı kuramıyor Kayserispor. Dün Manisaspor maçının 72. dakikasındaki Troisi - Okay değişikliği ile maç bir anda 2-0'a geldi. Okay ilk golün asistini yaparken, ikinci golde de atağı başlatan isimdi. Manisa maçında Amrabat'ı ileri uçta başlatan Shota, yerine bir başka kanat oyuncusu Biseswar'ı koymuştu. Biseswar'ı henüz ilk yarı tamamlanmadan çıkarttı ve Emir'i ileri, Amrabat'ı da asıl mevkiine aldı. Shota'dan böylesi bir hata görmeyi düşünemezdim bile.

Artık klasikleşen Kayserispor-Galatasaray sorunsallarından biri daha yaşandı sezon arasında. Amrabat kadro dışı bırakıldı. Olan yine Kayserispor'a oldu ve puan kayıpları yaşadı. Ali Turan'ın yarım sezon kadro dışı bırakıldığı sezonun ilk yarısında 34 puan toplayan Kayserispor, ikinci yarısında ise 17 puan toplabilmiş ve ligi 51 puanla 8. sırada tamamlamıştı. Bir kısım kitle, yönetimin bu tutumunu takdir etse de futbolcudan maksimum verim için daha iyi çözümler düşünülebilir..

Defansta da geçmiş yıllara oranla iyi değillerdi ki uzun süre kadro istikrarını sağlayamadılar. Yıllardır süren sağ-bek sorununu Kamil Ahmet Çörekçi ile çözeceklerini düşünüyorum. Müzmin sakat Eren Güngör ise (nazar değmesin) bu sezon istikrarlı. Kayseri'nin sembol ismi, çok değerli takım için.

Şu ana kadar potansiyelinin altındaydı Kayserispor. Bence en büyük sorumlu güzel insan Shota.

14 Ocak 2012 Cumartesi

Lefter



Herhangi bir şehrin değil, tüm Türkiye'nin takımıdır Fenerbahçe ve Lefter Küçükandonyadis de bu takımın büyük kaptanı, efsane çubuklunun sembolüdür. Fenerbahçe Türkiye'dir ki işgal kuvvetlerine karşı kazanılan galibiyetlerin gazetelerle Anadolu'ya o 1910'lu 20'li dönemlerde aktarılması ve halkın neşesinin artması olarak özetlemek bile yeter bunu açıklamak için. Evet, işte o Anadolu'da doğup büyüyenlerden biriyim ben de, Fenerbahçeliyim. Papazınçayırı'nı, Yoğurtçu Parkını, Moda'yı, Kadıköy'ü ve hatta İstanbul'u görmemem çok önemli değil benim için. Sen Anadolu'ya futbolu sevdirmek için 20 günde 7500 kilometre yol aldın ya Lefter, işte öyle büyüdü Türk Futbolu, Fenerbahçe... Öyle fenerli oldu babam, öyle fenerli oldum ben. Sırf bu yüzden senin yerin ayrıdır Türk Futbolunda, apayrıdır Fenerbahçe'de. Seni görmesek de, göremeyecek olsak da biliyoruz, iyi biliyoruz Lefter. Haluk'un yazdığı kitap bize yeter. 22.12.1925...

Ver Lefter'e, yaz deftere...

6 Ocak 2012 Cuma

58. Madde Değişmesin! - FBloggers


3 Temmuzdan beri yaşanan sürecin ilk anından bu yana Fenerbahçe taraftarının büyük çoğunluğu gibi "bir şey varsa düşelim" tavrını 'FBloggers' oluşumu olarak da benimsedik. Son günlerde kamuoyunda, soruşturmanın kulüpleri ilgilendiren sonuçlarını belirleyecek olan TFF Disiplin Talimatnamesi'nin 58. maddesinde değişiklik yapılması ile ilgili bir algı yaratılmıştır. Söz konusu maddenin içerik bakımından ele alındığında iddianamedeki suçlamalar baz alınırsa sadece Fenerbahçe'ye değil, adı geçen diğer kulüplere de cezai yaptırımları olacağı aşikardır. Kamuoyunda oluşturulan bu değişim algısı ve akabinde TFF tarafından Genel Kurul kararı alınması neticesinde, her ne kadar önem verilmese de, konunun en önemli muhatabı olarak biz Fenerbahçeliler de düşüncelerimizi belirtmek isteriz.

Sürecin ilk gününden bu yana Fenerbahçe taraftarının büyük çoğunluğu gibi biz 'FBloggers" olarak da her şartta kulübümüzün yanında durduk. Kulübümüze yönelik yürütülen linç kampanyasına karşı durduk. Haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı takımımızın sahada akıttığı alın terine sahip çıkmak için Topuk Yaylası'na, Bağdat Caddesi'ne, Taksim'e koştuk. Moda'yı fenerlerle ışıldattık, Uzunçayır'da biber gazı yedik. Kulübümüze maddi destek sağlamak uğruna Fenerbahçe Kart'a, Feneriumlara koştuk.

Biz "FBloggers" oluşumu olarak Fenerbahçemizin geçen seneki şampiyonluğunun tamamen hocamız ve futbolcularımızın emeği ve alın teri ile kazanıldığına sonuna kadar inanıyoruz. Sahadaki mücadeleden, Alex'in hırsından, Guiza'nın gözyaşlarından, Stoch'un o içten çabasından, Gökhan'ın arzusundan, Aykut Kocaman'ın alın terinden zerre kuşkumuz yok. Adil bir yargılama neticesinde Fenerbahçemizin ve yöneticilerimizin bu süreçten aklanacağı beklentisi ve umudunu taşıyoruz. Ancak soruşturma süreci boyunca kulübümüze yönelik haksızlıklara nasıl isyan edip karşısında dimdik durdu isek, soruşturmanın sonucunda beklentilerimizin aksine Fenerbahçemizin yöneticileri vasıtasıyla hukuksuz işlere bulaştığına kanaat getirilirse mevcut yaptırımların uygulanması beklentisi içerisindeyiz. Şunun bilinmesi isteriz ki "halkın takımı" olarak addedilen bir camianın mensupları olarak biz Fenerbahçelilerin haksızlıkların, hukuksuzlukların yanında olmamız mümkün olamaz.

Fenerbahçe Yönetim Kurulu, kulübün soruşturmadan aklanarak çıkacağına inanıyorsa bu süreci lekeleyecek, kafa karıştıracak çabalara ortak olmaktan kaçınmalıdır. Disiplin talimatnamesinin 58. maddesi adil bir yargılanma sonucunda harfiyen uygulanmalı ve Fenerbahçe suçlu bulunursa küme düşürülmelidir.

Saygılarımızla...
FBloggers