22 Mart 2011 Salı

Kayserispor'un Oyun Merkezi ve Furkan Özçal

Hiç kuşkusuz son 2-3 yılın en başarılı takımı Barcelona. La Masia futbol okulundan çıkanlardan ilk akla gelenler Xavi, İniesta, Fabregas, Messi, Pique, Puyol, Pedro, Bojan... Defanstan forvete ne ararsanız var. Ama ortak özellikleri de var; basit ve yeteneklerini bilerek oynama, arkadaşlarıyla iyi iletişim. Ofansta ve defansta yardım, iyiden öte "doğru" yardımlaşma.

Pas iyiden iyiye hükmediyor artık dünya futboluna. Birkaç yıl öncesine kadar aşırı defansif orta saha ya da libero ya da ne olduğu belirsiz şu sert oğlanlara aşırı bir yönelim vardı. Neredeyse "1 yetmez ağbi 2 tane oynatalım" a kadar gidiliyordu. Barcelona alt etti tabii bunları. Bu dönem hızla kapanıyor. Artık göbekte 3 orta saha daha başarılı oluyor. 1'i yine emniyet gibi ama topla da iyi hani rakibi değil topu da kesebilen, klasik orta sahaya daha yakın diğer 2'sininse oyun zekası ve topla ilişkisi daha iyi. Özellikle hücum futbolu oynamak istiyorsanız ve takımınızda buna uygun futbolcular bulunuyorsa yolunuz açık...

Kayserispor da kadrosundaki futbolcularla hücum futbolu oynamaya uygun. Ama bu 2 tane düz orta sahayla pek mümkün gözükmüyor. Selim ve Abdullah. İkisinin aynı anda sahada olması ile hücum futbolu pek uyuşmuyor. Kayserispor bu ikili ile topa sahip olmakta ve oyunu rakip yarı alanda oynamakta sıkıntı çekiyor.  Kayserispor Selim-Abdullah ikilisiyle başladığı 14 maçtan 19 puan çıkarabildi.Selim+ Furkan, Santana, Ziani ya da Moritz 4'lüsünden 2'siyle çıktığı kalan 12 maçta 24 puan topladı.Selim ya da Abdullah'dan biri ve daha ofansif olan 2 orta saha ile maçlara başlamak Kayserispor için uygun gözüküyor. Mesela Amrabat-Santana-Selim-Furkan-Ziani 5'lisi hiç fena gözükmüyor, daha önce de "şöyle olsa güzel olur" yazmıştım ama sakatlıklar izin vermiyor.

Aslında yazının konusu Furkan Özçal... Xavi, İniesta tarzı basit pas ve özellikle yardımlaşmayı yapabilen belki de en iyi Türk futbolcu. Hücumda ve defansta arkadaşına da bağlı olarak çok iyi uyum sağlıyor. Oyunu doğru yönlendiriyor, doğru pas atıyor, doğru pres yapıyor, doğru yardım yapıyor. Tabii şu an tecrübesi, fiziği vs. çok daha alt seviyede.

Kayserispor'da bu yıl ne yapmış Furkan?

6 maçta ilk 11 başladı.Kayserispor bu maçlardan 4 galibiyet 2 beraberlik ile 14 puan çıkardı. Maçlar kolay mıydı?
Kayserispor 2-0 Fenerbahçe (Santana)
Kayserispor 0-0 Trabzonspor (Santana)
Kayserispor 1-0 Beşiktaş (Santana)
Kasımpaşa   1-2 Kayserispor (Santana)
Kayserispor 3-2 İ.B.B. (Ziani)
Karabükspor 0-0 Kayserispor (Abdullah)

Parantez içindeki isim, orta sahada oynayan 3'lüden Selim ve mevzu bahis Furkan'dan sonraki 3. futbolcu. Trabzonspor maçında da neler olduğunu tekrar hatırlarsak Santana-Furkan ikilisinin uyumu daha net belli oluyor. Kısacası Shota'nın tabiriyle kendisine "Furki, Furki, Furki" diyorum (:

Sakatlıklar geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Kayserispor'u çok etkiledi.Ama görünen köy kılavuz istemez, bu takımda iyi oyuncular var. Sakatlıkların çokluğu sadece şanssızlıktan mı ibaret onu da incelemek gerek. Tek dileğim Furkan'ı daha fazla izlemek ve takımın Avrupa Kupalarına katılışına katkısını görmek.

19 Mart 2011 Cumartesi

Galatasaray 1-2 Fenerbahçe

Nereden başlayacağımı bilemiyorum.TT Arena'daki ilk derbi maçını kazanmak önemliydi.Alex'i izlemek önemliydi.

İlk yarıda Galatasaray taraftarı ve futbolcularının ligdeki pozisyonlarından dolayı maça hırslı bir giriş yapmaları son 7-8 maçın o alışıldık ilk 30 dakika baskısını kurmasını engelledi, Fenerbahçe'nin.Aslında maçtan önceki söylemlerin aksine kazanmaya daha çok ihtiyacı olan Fenerbahçe'ydi.Galatasaray'ın kaybedecek ya da kazanacak bir şeyi yok.Maçın ikinci yarısında Fenerbahçe, Aykut Kocaman'ın devre arası yaptığı konuşmalarında etkisiyle(via @Alex10combr ) kontrolü ele aldı ve galip geldi.

TT Arena'da önce Alex'in tarifsiz kafa golü sonra ufak bir sessizlik ve ardından Fenerbahçe taraftarının "milonlarca taraftar yanyana, tarih yazar hep beraber kol-kola..." tezahüratıyla tüyler 2 saniye gibi diken diken oldu ve galiba mutlulukta, huzurda en uç noktaya ulaştım.Benim için maçın en önemli dakikasıydı.

Alex için, Alex'im için iyi bir sözcük yazarı olmadığımdan onun da "Türkçe'yi çok iyi bilmiyorum, bu yüzden konuşmuyorum, saygısızlık etmek istemiyorum" mantığından yola çıkarak hakkında yeni yeni benzetmeler yapmak istemiyorum.Her zaman dediğim gibi "bilge adam" Alex'i izleme fırsatımız olduğu için çok özel insanlarız.

11 Mart 2011 Cuma

Şekip Mosturoğlu'nun Açıklamalarına Dair

NTVSpor.net den alıntıdır
Yapılmasın diye dualar etsem de kendi adıma, Fenerbahçe de açıklama yaptı son günlerdeki "kadınlar günü dedikoduları" tadındaki söylemlerle ilgili.

Klasik işleri yolunda olan takım açıklamalarına benzerdi.Bu tür açıklamaların her zaman zarar vereceği aşikar.Fenerbahçe'yi gerçekten bu açıklamalar doğrultusunda farklı kılan, bu yıl biraz daha iyi yönde yol (ya da ders) almış olması.Sadece bugün için söylemiyorum, geçmiş için.Mesela, cidden sezon arasında Aykut Kocaman'ın hatayı kendilerinde aramaları gerektiğini savunduğu için ki o zaman 9 puan gerideydi Fenerbahçe...Aslında önde olma-olmama da değil, 3-4 maç arka-arkaya kazandıysan sorun yok.Çünkü, 20 puan geride de olsanız, en azından "gelecek yıla umutla bakıyoruz" diyebiliyorsunuz.

Şekip Mosturoğlu'nun açıklamalarında "biz esnek kulübüz, böyle ufak-tefek oyunların peşinde olmayız" gibi görünmeye kasma vardı, bariz.Artık bu işlerin bir an önce bırakılması gerekiyor...

Ha, açıklamaların sonunda güzel bir şey söyledi Şekip Mosturoğlu:
İslam Çupi’nin dediği gibi "Şampiyon olmak mümkün, Fenerbahçe olmak imkansız"...